Kamerin sır olup da semayı aydınlatmadığı bir gece yarısında, gördüğü
rüya hayatını altüst etmiştir. Hülyalar aleminde bir çehrenin cazibesiyle
herşeyden kopmuş ve onu, bu güzel yüzün hayalinden başka hiçbir
şey avutamaz olmuştur. Artık uyku nedir unutan bu talihsiz adam,
Bağdat'ın yıldızlı berrak gecelerinde bu rüyası ile buluşacağı
umuduyla Basra'dan Bağdat'a gelir ki ne çare. Geçen zamanlar onu
tüketir. Ve daha sonra, İstanbul'a giden bir tacirin peşinde buraya
geldiğini anlattı. İşte biz onunla eminönü sırık hamallarının devam
ettiği bir kahvede karşılaştık. Sandalyesinin yanında, içinde renkli
pullu temaşa elbiselerinin olduğu zembilini gördük. Kahveciden,
kolbaşının haber yolladığını, ikinci cumada toplanılacağını biz
de duyduk ki o, bu habere pek fazlasıyla sevindi. Artık rüyasını
dahi sormadık, çayımızı içtik sadece. |