Yıllarca, sübyan iken girdiği ağacamii hamamı külhanında, ocağa
odun yetiştirmektan, kütük taşımaktan başka birşey bilmeden yaşayan
Mecid efendi, birgün gençliğim yandı diye nağralar atarak Beyoğlunun
toprak yollarına fırlar ve bir daha da dönmez. Bunu bize kendisi
anlatmadı ama duyduk diyenlerden. Onunla Sütlücede mezbaha işçilerinin
devam ettiği kahvehanede karşılaştık. Önünde yarısı içilmiş çay
bardağı, gözleri bilmediğimiz boşluklara bakan bu iriyarı adam
dikkatimizi çekmişti ve bize ateşi, alevlerin şekillerini, oynaşlarını,
kimsenin göremediği renklerini, huylarını anlattı. Akşam giderken
kahveci, nice zamandır kimseyle konuşmazdı, ama sizle hiç susmadı
dedi. Mecid efendinin dediklerinden sonra bu dünyada birşeyler
daha öğrendik dedik sevindik. Biliyorduk ki o da bu alemin adamıdır. |