şenlikler / tarihin pırıltılı ve komik aynası.
1 2 3 4
Şimdi de birlikte eğlenelim…
Şenlikler, şehzadelerin sünneti (sür-i hitan), sultan hanımların nişan ve evlenmeleri (sür-i cihaz), padişah çocuklarının doğumu (veladet-i hümayun), bir zaferin elde edilmesi, bir kalenin ele geçirilmesi (fetih şadumanlığı),yabancı bir konuğun, önemli bir elçinin gelişi, şehzadelerin ilk derse başlamaları (Bed-i besmele), bir padişahın tahta çıkışı nedeniyle yapılırdı. Bir de yabancılarla ilgili şenlikler ve çeşitli gerekçelerle (dini bayramlar, mevlit kandili, sultanın eski saraya gidişi ve dönüşü, cülus akçesi dağıtılması, Cuma namazı, sürre alayı hırka-i şerif töreni) yapılan şenlikler vardı. Yalnız padişahın oğlunun öğrenime başlamasıyla ilgili tek şenlik II. Mahmut'un düzenlediği şenlikti.

Yenilenme, canlanma, hareketlenme…
Osmanlı şenliklerinin ekonomik, siyasi, dini, ruhi vb. bir çok işlevi vardı. Şenlikler dini, sosyal yasakları ve baskıyı toplumun üzerinden kaldırıp günlük hayatın dışına çıkarak özgür bir alan oluşturuyor, bireylerin ve toplumun yenilenmesine, canlanmasına vesile oluyor,kimi zaman da yenilgilerden, felaketlerden sonra toplumdaki çöküntüyü unutturuyordu. Bu şenlikler her bakımdan ülke ekonomisine de bir canlılık getirmekteydi, büyük harcamalar yapılıyor, belirgin bir savurganlık duygusu her katman tarafından paylaşılıyordu.
Günümüzdeki büyük fuarlar gibi esnaf ve bütün üretim kesimleri ürünlerini sergileyerek hem tanıtımlarını yapıyor hem de teknolojik yenilikleri sergiliyorlardı.

Yabancı konukların padişaha sundukları armağanlar içerdikleri yeniliklerle değerleniyor, düğünlerde paşalar, sağdıçlar, devletin ileri gelenlerinin
armağanları, gelinin çehizi, esnafın padişaha sunduğu armağanların yanı sıra padişahın onlara verdiği armağan ve para, yoksullara yapılan para yardımı ekonomiyi hareketlendiriyordu.


Cümle halkın bu toplumun bir üyesi olmaktan mutluluk duymasını sağlıyor, yüksek devlet görevlisinin, din adamının, yoksulun, zenginin, başka dinlerden olanın, esnafın askerin coşku ve heyecanlarını bir arada dile getirmelerini sağlıyordu.

Osmanlı şenliklerinin genel özellikleri
Şenliklerin en önemli özelliği, bu şenliklerde padişahın ve halkın bir arada bulunmasıydı. Padişah hangi gösteriyi izliyorsa halkta aynını izlerdi.
Ayrıca bu şenliklerde halka ziyafet çekildiği, halk arasında hüner gösterenlere ödüller verildiği söylenir. Bu şenliklerde halkın eğlenmesi büyük önem taşıyordu. Şenlikler, halkın tüm gösterileri rahatlıkla izleyebileceği, elverişli ve geniş bir alanda çoğunlukla da kentlerin pazar yerlerinde yapılırdı.
Seyirlik oyun sanatçılarının görevi insanları eğlendirmekti ve bu oyuncunun hünerine dayanırdı. Seyirlik oyunlardaki gösterilerin daha çok sirk temsillerindeki hünere ve şaşırtıcı numaralara
dayanan oyunları kapsadığı, bu gösterilerde amacın seyirciye bir şey anlatmak için değil, onlara bir durum göstermek için yer aldığı da söylenir. Esnaf loncaları mesleklerini çoğu zaman arabalar üzerinde sergiledikleri gibi gösterilerini ürünlerini ellerinde ve sırtlarında taşıyarak da yaparlardı. Eğer sahneye iki araba gelirse bunlardan biri halkın diğeri padişahın önünde sergilenirdi.

Şehzade Mehmet'in sünnet düğününde iki yüzü aşan esnaf loncası, kırk elli kişiyle, tekerlekler üzerinde çekilen dükkanlar, tezgahlar, fırınlar, kayıklar, kocaman cami ve hamam maketleri, dünyanın her yerinden gelen sayısız oyuncular, çalgıcılar, hokkabazlar, cambazlar yer almıştır. Elli iki gün süren bu düğüne, doğudan ve batıdan tüm hükümdarlar, elçiler çağrılmıştır.

Bu şenlik bu günkü adıyla Sultan Ahmet'te yani At Meydanı'nda gerçekleşmiştir. Yabancı bir tanığın anlattığına göre II. Mahmut'un oğlunun öğrenime başlamasıyla ilgili düzenlediği şenliğin ilk sabahı boğaz, İstanbul'dan Kadıköy'e binlerce kayıkla dolmuş, Padişah'ın sarayının önünden karşı tarafa kadar kayıklardan bir duvar çekilmiş. Saat sabah onda Padişah ve şehzadesi, yabancı bir tanığın anlattığına göre "böyle biçimi, süsleri ve güzelliği olan bir kayık görmemiştik. " dediği iki büyük saray kayığa binmişler. Şenlik alanında bulunan halkın, yüz elli binin üzerinde oraların düzenini sağlamak için bulunan asker sayısının ise yirmi dört bin olduğu söylenir. Padişah'ın sağında şeyhülislam, saray hocaları, solunda ise yüksek devlet memurları ve tahtın önünde de ordu komutanları ve kaptan-ı derya varmış.