POPÜLER
TARİH( NTV ) HAZİRAN 2000 SAYI /
OSMANLI
MARJİNALLERİ :
HOKKABAZLAR
KIRK
HOKKABAZDAN ŞENLİK MÜZESİNE
Sayıları 40'a ulaştığında Şekip Davaz'ın
eğlence insanları, yanlarında aksesuarları, çalgıları ve hayvanlarıyla,
bir 'Şenlik Müzesi'ne doğru yola çıkmaya kararlıdır...
|
|
Sayısı
hızla çoğalan hokkabazlar, karşımızda duruyorlar. Levni'nin minyatürlerinden,
18. yüzyılda İstanbul'a gelmiş yabancı ressamların gravürlerinden,
Metin And'ın, Özdemir Nutku'nun araştırmalarından,Sezer Tansuğ,
ve Hristos Samulidis'in kitaplarından fırlamış gibiler. 21. yüzyılda
Taksim'in ortasındayız. Mekan bir mimari tasarım ofisinin arka
odası. On beş, yirmi hokkabaz, garip suratları ve ilginç giysileriyle
bize bakıyorlar.akrobat, curcunabaz, köçek, soytarı, mumcu. Üstelik
bunlar 'anonim' tipler de değil; her birinin bir adı ve hayat
hikayesi var. Örneğin, köçeklerden biri, Bağdatlı Raşit 'çevresinde
saygıyla anılan kibar ve duygulu bir adam'. Bir diğeri, Üsküdarlı
Dilaver, soytarılık yapıyor ama baba mesleği de hokkabazlık:'Bu
işe babasının zembilini taşıya taşıya girdi.' deniyor onun hakkında.
Bizde hemen 'hokkabazların sahibine' dönüp soruyoruz,'Siz bu işe
nasıl girdiniz,' diye.İç mimar Şekip Davaz'dan aldığımız yanıt ilginç:
'Mekanik şeyleri çok severdim. Hezarfen Ahmet Çelebi'nin macerası,
Leonardo da Vinci'nin atölyesinde planlarını ürettiği bir takım araçlar
hep ilgimi çekti'. Akademisyen, endüstri tasarımcısı ve iç mimar
Şekip Davaz, yüzyıllar boyunca şenliklerde, bayramlarda, sünnet düğünlerinde,
saraylısıyla, halkıyla tüm Osmanlı'yı güldüren şaşırtan, eğlendiren
hokkabazları "yeniden
yaratmış.' Metal bir iskelet üzerine sünger bir kitle giydirilmiş;
insan eti gibi. Sonrada polyester, cam elyafı türü malzeme kullanılarak
elbiseler oluşturulmuş. İşin en zor tarafı, hokkabazları giydirmek
olmuş. Hokkabazlar,sivil yaşam insanları; 17. yüzyıl-da ve hatta
18. yüzyılda, bunların neler giydikleri hakkında, kaynaklar zengin
değil. Sivil hayata ait giysiler Topkapı'da da yok.
Elde,
minyatürler ve gravürler var. 'Hokkabazlar'ın şalvarlı -
poturlu insanlar olmadıkları da muhakkak' diyen Şekip Davaz,
o zamanların İstanbul'unun şimdiden New York'u sayılabileceği
düşünüyor; "ama sonraları, bize sunulan imaj, dar olmuş'diye
de eklemeyi de ihmal etmiyor. Davaz'ın hokkabazları da, onun
kendi deyimiyle 'Comedia dell'Arte'nin oyuncuları gibi giyinirlermiş.
'Davaz kostümcülerle konuşmuş. Şenliknameleri, araştırmaları,
tarih dergilerini taramış; Topkapı Müzesi'nin minyatür, giysi
ve aksesuvar koleksiyonundan yararlanmış. Bu arada Şekip
Davaz'ın '40 Hokkabaz' projesinde, üzerinde en çok düşünülen
konulardan biride 'yüzler' olmuş.Hokkabazlar, elbette ki
dönemlerinin marjinal insanları. Osmanlı'da da bu böyle idi. "Komedyenlerin
evrensel trajedisini yansıtmak istedim" diyen Davaz,
hokkabazların kaba, derin yüz hatlarında zorlu bir yaşamın
izleri yansısın, izleyiciler bundan "huzursuz olsun
istemiş.Başarılı da olmuş! Giysiler ne kadar renkli yüzlerde
o kadar buruk!
|